İçeriğe geç

Polis mi daha yetkili asker mi ?

Polis Mi Daha Yetkili, Asker Mi? Herkesin Fikrini Söylemesi Gereken Bir Soru

İzmir’de yaşıyorum, sosyal medyada aktifim, her konuda fikrim var, tartışmayı seviyorum. Öyle ki, bu soruya odaklanmadan duramadım: “Polis mi daha yetkili, asker mi?” Bu soruyu hem biraz eğlenceli, hem de ciddi bir şekilde ele almak istiyorum çünkü aslında basit bir “yetki” meselesinin ötesinde, toplumun nasıl şekillendiğine dair derin bir sorgulama içeriyor.

Kimi zaman polisi, sokaklarda halkın güvenliğini sağlayan “adaletin bekçisi” olarak düşünürken, asker daha çok savaşa giden, içeriye yönelik bir tehditten bahsedildiğinde devreye giren “güç” olarak algılanabiliyor. Ama burada esas mesele, bu yetkilerin hangi koşullarda ve ne kadar meşru bir şekilde kullanıldığına dair. Hadi başlayalım.

Polis Mi Daha Yetkili?

Polis, her gün karşımıza çıkan, “bizim için” diyen bir sistemin en görünür temsilcisi. Gündelik hayatımızda, trafik cezası yazmak için karşımıza çıkan ya da protestoları engellemek için “çevik kuvvet” olarak sahneye çıkan polisler, her an hayatımıza dokunan bir güç. Yetkileri hakkında söyleyeceklerim biraz karışık ama net bir şekilde söyleyebilirim ki: Polis, günümüz Türkiye’sinde çok geniş yetkilere sahip.

Kalkın, şehirdeki herhangi bir kavga ya da halkın olduğu bir alanda polisin gelip müdahale etmesi, hemen orada yerini alması, hatta bazen durumu bir şekilde yönetmesi bile polislerin bir anlamda “üstün yetki”lere sahip olduğunu gösteriyor. Ancak bu yetkiler bazen suistimale de yol açabiliyor. Özellikle sokaklarda, halkla polis arasında giderek büyüyen bir mesafe var. “İç güvenlik” adı altında, polisin gözaltı yetkisi, protestoları kontrol altına alma hakkı, bazen bizi sorgulamaya sevk ediyor. Ne kadar haklılar? Ne kadar meşru bir şekilde bu yetkileri kullanıyorlar?

Polis, tek bir vatandaşın kişisel haklarını ihlal etmeye kalktığında, her zaman doğru bir iş yapmıyor. Ancak, diğer yandan, bir ülkede “toplumsal düzeni” sağlayan bir güç olarak baktığınızda da polis, bu yetkileri kullanmak zorunda kalıyor. Ve işte burada, polisin bazen “gerekli yetkilerle” çok fazla güç kullanma tehlikesi bulunuyor. “Özgürlük” ile “güvenlik” arasında ince bir çizgi var. Eğer bu çizgi sürekli aşılmaya başlarsa, işte o zaman polis yetkilerinin aşırı kullanımı, toplumun güvensizliğini arttırır.

Asker Mi Daha Yetkili?

Şimdi gelelim askere… Askerin çoğu zaman karşımıza çıkmaması, aslında “yok” olduğu anlamına gelmez. Türkiye’de, içki yasağı, sokağa çıkma yasağı gibi durumlar olduğunda, asker en hızlı şekilde devreye girer. Asker, polisle kıyaslandığında, daha geniş bir tehdit ortamında, daha çok “savaşçı” bir kimlik taşır. İçerideki herhangi bir askeri darbe ya da iç tehdit durumunda, askerin müdahale etme yetkisi, daha çok “bütün ülke”yi koruma misyonu taşır. Yani, askerin gücü, ulusal güvenliği sağlamaya yönelik bir stratejiyle şekillenir.

Ancak bir soru soralım: Askerin yetkileri ne zaman fazla olmamalı? Özellikle içki yasağı ya da protesto gibi “sosyal” durumlarla askerin ilişkilendirilmesi ne kadar doğru? Askerin, iç güvenlik görevini üstlenmesi gerektiği bir ortamda, bu çok dikkatlice yapılması gereken bir şey. O da ne yazık ki her zaman yapılmıyor. Yine de, asker, polisle kıyaslandığında daha “uzak” ve daha az görünürdür. Bu da askerin toplum üzerinde denetleyici bir etkisi olduğu anlamına gelir.

Polis ve Askerin Yetki Dengesizliği

İlk başta, “polisin daha fazla yetkisi vardır” diyebilirsiniz. Ancak işin içine girince, bu kadar basit olmadığını fark edersiniz. Çünkü ikisi de farklı durumlarda çok farklı türde yetkiler kullanabilir. Mesela, polis sizin evinize girebilir, fakat asker bunu yapamaz. Ama asker, bir sınır güvenliği sağlamak için her an silah kullanabilir, polis ise şiddet kullanma konusunda daha sıkı kurallara tabi olmalı.

Buradaki esas problem, iki kurumun birbirinin yetkilerini zayıflatmaya ya da çoğaltmaya çalışması. Askerin içeriye girmesi, polisin “iç güvenlik” sağlama durumunda sınırlı kalması, sanki her şeyin her an düzensizleşmesi gibi bir algı yaratabiliyor. Herkesin sürekli “önlem” alması gerektiği düşüncesi, toplumsal hayatta gereksiz gerilimlere yol açabiliyor. Bu sorunun çözümü, kesinlikle daha sağlıklı bir güç paylaşımının olmasından geçiyor. Polis, aşırı geniş yetkilerle halkı hedef almaktan ziyade, asıl tehditleri saptayarak adaletin sağlanmasında görev almalı. Asker ise sınırları, devlet güvenliğini sağlamakla yükümlü kalmalı.

Sonuç: Kim Daha Yetkili?

Sonuçta, polis mi daha yetkili asker mi sorusunun cevabı, ne yazık ki net bir şekilde verilemez. Her ikisinin de zaman zaman aşırı yetki kullanması riski bulunuyor. Ama belki de sorulması gereken esas soru şu: “Bu yetkiler gerçekten hangi şartlar altında kullanılmalı?” Her iki kurum da toplumda huzurun sağlanması için bir görev üstleniyor, fakat bu görevlerin eşit şekilde paylaşılması ve denetlenmesi şart. Eğer toplumda güvenlik ve özgürlük dengesini kurmak istiyorsak, bu iki güç arasındaki denetim mekanizmalarını yeniden gözden geçirmeliyiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
hiltonbet güvenilir mi